> Kurumsal Öğrenim ve Gelişim: YETİŞKİN EĞİTİMİ

26 Ocak 2012

YETİŞKİN EĞİTİMİ



Değişen ve gelişen dünyada, çevrede hızla üremekte olan bilgiyi farkında olarak veya olmayarak ediniriz. Sistemler, düzenler, yeni üreyen bilgilerin ışığında değişirken sistemin bir parçası olarak kendini bu sürecin akışına bırakmak her zaman için insanoğlunun lehinedir. Çağa ayak uydurmanın, gelişen teknolojiden faydalanmanın, eski ve kalıplaşmış düşüncelerden sıyrılmanın ve değişim evresine adapte olmanın yolu da tabii ki eğitimden geçer.

Eğitim, hayatımızın her döneminde yaş ve mekan sınırı tanımadan yer almaktadır. Çocukluk evresinden itibaren okullarda aldığımız eğitim bizi belli bir yaşa kadar, toplumda üstleneceğimiz aktif role hazırlar. Ancak eğitim okul süreciyle sınırlı kalmaz. Çocukluktan çıkıp yetişkinliğe adım atan bireylerdeki bu faklılaşma eğitim süreçlerine de yansımaktadır.



“Eğitim, yeni bilgi, beceri ve tutum gereksinimi olan öğrencilere rehberlik etmek ve öğrenme sürecini idare etmek, öğrencilerin öğrenme coşkusunu arttırmak ve öğrenme becerilerini geliştirmektir” (Newcomb, McCracken & Warmbrod,1986).

Düzenli olarak okulların yedinci yüzyıldan itibaren organize edilmesinden bu yana hakim olan görüş pedagojik görüş, yani çocukların eğitim ve öğretimi sanatı olmuştur. Böylece eğitim uzun süre sadece "çocuklara has bir iş" olarak algılanmıştır. Neticede, yetişkinlerin eğitimine insanoğlunun çok uzun zamandan beri bir ilgisinin olmasına rağmen, 1960’lara kadar yetişkin öğrenimi konusunda çok az araştırma yapılmış ve bu konuda çok az şey yazılmış ve düşünülmüştür.Çocuk eğitimindense yetişkin eğitimin unsurlarını içeren androgojik görüşse ilk kez bu tarihlerde ortaya atılan bir kavram olmuştur.

Yetişkin öğrenci olarak tabir edilen kişi; öncelikle kendinden, genellikle toplumdaki diğer fertlerden de sorumlu olan, beraberinde toplumda fonksiyonel olarak üretici bir yeri olan bireydir. Verner(1964). Öğrenci rolünü üstlenen yetişkinler, aynı roldeki çocuklardan, yetişkinliklerinin getirdiği bazı karakteristik özelliklerinden dolayı ayrılırlar.
Örneğin; çocuklar maddi manevi olarak ailelerine bağımlıdır, hayatlarındaki temel rol öğrenciliktir.Okul müfredatlarında ne kararlaştırıldıysa onu öğrenirler, seçme şansları yoktur.Yeni olan bilgilere açıktırlar ve henüz sınırlı bir yaşam tecrübeleri vardır.Eğitimleri için gerekli motivasyon öğretmenleri ve ebeveynleri tarafından sağlanır.Bu açıdan bakıldığında yetişkinler için durum daha farklıdır.

Yertişkinler;

Kontrolü ele almak isterler.. Dolayısıyla içeriğin akış şemasını da kendileri belirlemek isterler. Eğitimciler, yetişkinleri mümkün olduğunca aktif olarak eğitim sürecine katmalıdır. Özellikle katılımcıların konu üzerindeki görüşlerini almalı, ilgilerini çeken ve yaratıcılıklarını yansıtabilecekleri projelerde görev almalarını desteklemelidirler. Yetişkinlere grup liderlikleri yapma veya sunumlarda sorumluluk alma fırsatları tanınmalıdır ki kendini verilen eğitim aktif bir parçası olarak görebilsinler.

Birikmiş hayat tecrübeleri ve önceden edindikleri bilgiler vardır. Bu ön yaşantı ve tecrübeleri onlar için önemlidir. İş yaşantıları, ailevi sorumlulukları ve önceden edindikleri eğitimlerle almakta oldukları yeni eğitimleri bağdaştırmak isterler;yeni fikirleri tepkiyle karşılayabilirler. Dolayısıyla eğitimciler, teori ve kavramları, katılımcıların bilgi ve tecrübeleriyle mümkün olduğunca ilişkilendirmeli ve eğitimi,katılımcılarda doğuştan varolan potansiyeli, kapasiteyi ortaya çıkarabilecek bir süreç olarak görmelidirler.

Hedefe yönelmiştirler. Bir eğitime katıldıklarında, hangi amaçla orda olduklarını bilmek isterler. Alacakları eğitimin programının her unsurunun önceden belirlenip onlara bildirilmiş olması ve orda olmalarının sağlayacağı uzun ve kısa vadedeki faydayı bilmek eğitimlerini etkin hale getirir.

Güdülenme süreçleri içseldir ve bireysel fayda merkezlidir.Okul dönemi eğitiminde öğretmenler, aileler, notlar için yaşanan rekabet ve diploma gibi dış unsurlar tetikleyicidir.Yetişkin motivasyonu için gerekli unsurlarsa çok daha faklıdır.Kendi istekleri ve kişisel çıkarları doğrultusunda motive olurlar.

Peki yetişkinleri eğitime güdüleyen unsurlar nelerdir?Neden eğitmenlerden yardım almak, bilgi,tecrübe ve yeteneklerini geliştirmek isterler?Hizmet öncesi alınan eğitim yetişkinler için yeterli değil midir?

Tüm bu sorulara cevap niteliğinde sıralayabileceğimiz motivasyon faktörleri:

Sosyal ilişkiler : Yeni insanlar tanımak, yeni ve farklı sosyal çevrelerde kabul görmek isterler. Bu ihtiyaçlarını katıldıkları eğitim programlarında ve program sonrası kişisel gelişimlerinin sağlanması sonucu başlayacakları yeni görevlerde karşılayabilirler.

Dışsal beklentiler: Resmi bir otoritenin veya programdan memnun kalmış birinin tavsiyesi üzerine eğitime katılabilirler. Ancak yine bireysel faydaları ön plandadır.

Sosyal refahı sağlamak: İnsanlığa fayda için yeteneklerini geliştirmek, cemiyete daha iyi hizmet vermek için de bilgilerini arttırıp eğitim düzeylerini yükseltmek yoluna gidebilirler.

Kişisel gelişimi sağlamak: İşyerinde daha yüksek bir statüde çalışma fırsatı yakalamak, rakiplerini geride bırakmak ve profosyonel anlamda yükselişlerini korumak için eğitime başvurabilirler.

Kaçış: Sıkıntılarından sıyrılmak, rutinleşmiş iş ya da ev hayatına yeni bir soluk getirmek, hayatın emek ve sabır isteyen detaylarından uzaklaşmak için dikkatlerini rahatlatıcı konulara yöneltecek alanlarda eğitim almayı seçebilirler.

Bilgiye duyulan ilgi: Bilgiye duyulan ihtiyacı tatmin etmek amacıyla, yukarıdaki tüm motivasyon faktörlerinden bağımsız olarak eğitime ilgi duyabilirler. (By Stephen Lieb Senior Technical Writer and Planner, Arizona Department of Health Services and part-time Instructor, South Mountain Community College from VISION, Fall 1991)


Elbette bu temel prensiplerin hepsi yetişkin eğitimine yönelik belli bir eğitim kurumunun bireylerine tam olarak uygulanamayabilir. Ancak hangi yetişkin eğitim kurumu olursa olsun, bu temel prensipleri göz ardı edemez. Yetişkin eğitimiyle uğraşanların yapacağı şey bu temel prensipleri kendi eğitim ortamlarına adapte etmektir.
Yetişkinler için eğitimin önündeki bariyerler

Çocuklardan ve gençlerden farklı olarak sorumlulukları olan yetişkinlerin, öğrenme çabalarının önünde duran, aşmaları gereken bariyerler vardır.İş ve ev hayatındaki rollerine bir de öğrenci rolü eklenince zamansızlık, maddi yetersizlikler, tüm bu sorumlulukların altından kalkamayacağı düşüncesi veya hayat içindeki diğer sorumluluklarının ağır basması sonucu fayda zarar muhasebesi yaparak eğitim almaya yönelmeyebilirler.Genel isteksizlik ve merak eksikliği sonucu da eğitim fırsatlarından haberdar olmaksızın bu şansı yakalayamayabilirler.Eğitim programı, çocuklarının okuldan çıkışına denk gelen; çocuğunun eğitim masraflarını karşılamakta sorunlar yaşayan kişinin kendi eğitiminden fedakarlık etmesi gerekebilir.

Şirketlerin çalışanlarını eğitime karşı motivasyon etme yöntemleri

Büyümek isteyen ve büyümekte olan firmaların, kendilerini amaçlarına ulaştıracak yol insan kaynaklarını eğitmekten geçer. Dolayısıyla bazen,pek çok rolü üstlendiği için öğrenmesinin önünde engeller oluşan bireyleri eğitime yönlendirmek ve bu durumu onlar için kolaylaştırmak şirketlerin sorumluluğu altına girer.Peki bu durumda şirketlerin üstüne düşen görevler nelerdir?

Yetişkinleri motive etmenin en iyi yolu öğrenmeye duydukları heves ve ihtiyacı arttırmak ve önlerindeki bariyerleri mümkün olduğunca azaltmaya çalışmaktır. Şirketin bünyesinde olan veya şirket tarafından tutulan eğitmen, çalışanları öğrenmekten alıkoyan nedenleri ortaya çıkarmalıdır. Başarılı bir eğitmen, tüm unsurları göze alarak motivasyon stratejileri planlar ve başarılı bir motivasyon stratejisiyse eğitim ve sonunda ulaşılacak terfi ve başarıları gözler önüne serer ve beklenen terfi, iş zenginleşmesi, yeni iş ve görevlere adapte olunması gibi unsurların bilincindeki çalışanda şirket eğitimlerine katılmak için istek uyanır. Eğitimin maliyeti ve zamanı da çalışanların koşullarına göre ayarlandığında şirket verimli bir eğitim için gerekli koşulları sağlamış olur.Aksi taktirde, resmi otoritelerin direktifleri sonucu alınması zorunlu olan eğitimlerin planlanmasında görünecek yetersizlikler ve motivasyon stratejisi eksiklikleri eğitimi verimsiz hale getirecektir.Çalışana fayda sağlamadığı gibi şirketin de zararına olacaktır.

Etkin bir eğitmenin, yetişkin eğitimi sırasında da dikkat etmesi gereken ince noktalar vardır.

İnsanlar farklı hızlarda öğrenirler.Dolayısıyla eğitim onlar için stresli bir hal alabilir.Bu durumda eğitmenin zamanı ayarlaması gerekir.Her hangi bir konu için ayırayacağı zamanı ne en yavaş öğrenen kişiye ne de en çabuk kavrayan kişiye göre ayarlamalıdır.Her iki sürenin ortası bulunmalıdır.Üstelik kişilerin konuyu kavramaları için kullanılacak materyaller de algılama farklılıklarına göre değişecektir.Kimisi için görsel ve kimisi için işitsel destek sağlandığında eğitim daha etkin hale gelir.Eğitmen, program sırasında kullanacağı eğitim metodlarını çeşitlendirmelidir.Eğitmenin dikkat etmesi gereken bir başka nokta da eğitimi yetişkinin iş yaşantısına ve günlük hayatına uyarlamasına yardımcı olmaktır.

“Bir çok yetişkin eğitimcisi yapabileceklerinin en iyisini yapmayı ister ve bu yönde gelişim için çalışmaya gönüllüdür. Bunu yapabilirler çünkü; inançların ve davranışların eğitim ve öğrenim ile ne şekilde ilişkili olduğunu bilirler”(Heimlich & Norland,1994 )

Yetişkin eğitimi nispeten yeni bir çalışma alanı olmasına rağmen, geleneksel eğitim kadar değerlidir ve oldukça fazla başarı vaad etmektedir. Tabii ki bu büyük başarı için de eğitmenlere oldukça fazla sorumluluk düşmektedir.Tüm bunlara ilaveten yetişkinlerin eğitime katılırken net beklentileri ve öğrenmelerini engelleyebilecek bariyerleri vardır.Unutulmaması gerekense, kişisel çıkarlarını hatırlatacak şekilde onları motive etmek gerektiğidir.

Referanslar

- Knowles, M. S., Holton, E. F., Swanson R. A. (19989, The Adult Learner, Gulf Publishing Company
- The National Center for Research in Vocational Education. (1987) Ohio State University, Columbus, OH
- www20.uludag.edu.tr/~nazan/seminer16.html
- http://honolulu.hawaii.edu/intranet/...p/adults-2.htm

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder